17 Mayıs 2009 Pazar

Fareli köyün kavalcısı :)

Ekonomi dışında bir pazar blogu olsun hadi madem :)))
aslında Eurovision'un da ekonomisinden pazarlama taktiğinin ne kadar başarılı olup olmadığından konuşurdum da hadi iyisiniz havamda değlim pek :) yoksa güzelim Hadise'nin bu kadar aydır yok kıyafetinden yok avrupa turundan yok ten renginden şuyundan buyundan incik cıncık edilerek nasıl o noktaya getirildiği sıkı bi tartışma gerektirebilir.. bırak dağınık kalsın derler ya... hadise'yi bırakacaklardı dağınık kalacaktı kız... neyse olmuş bitmiş.. zaten bu yarışmanın tek birincisi vardı o da alexander rybak!!!! 
Şarkıyı ilk duyduğumda kesinlikle 1'inci olacağını anladım hatta oyumu da ona verdim: NORVEÇÇÇ!!
allahım bu kadar insanın kanına giren bir şarkı bu kadar ışık dolu bir solist olabilir mi yahuuu!!!!!! söz müzik kendisine aitmiş, yetenekli çocuk (anne baba da sanatçı, ana pianist baba keman virtüöz'üymüş!!!)
nolur izleyin siz de sevin!!! :)))))) ışık dedikleri bu olsa gerek!!! 
Ben onu fareli köyün kavalcısı'na benzettim :)



9 Mart 2009 Pazartesi

TEĞETİN RESİMLERİ...



İŞTE KRİZİN SOKAKTAKİ SESİ!!

BİZE HİÇ YABANCI DEĞİL DİİMİ :))
TENCERE TAVA PROTESTOLARINI AZ YAPMAMIŞTIK SUSURLUK SKANDALI DÖNEMİNDE..

BU KEZ TENCERELER UKRAYNA'DA EKONOMİ İÇİN ÇALIYOOOOOOOOR!!!!
PROTESTONUN İSMİ DE MANİDAR!!:

"BOŞ TENCERELERİN YÜRÜYÜŞÜ".....

PANKARTLI KADIN FOTROĞRAFI İSE İRLANDA'DAN.. BİR DÖNEM "KELT KAPLANI" DEDİKLERİ İRLANDA'NIN BAŞARI ÖYKÜSÜ OLDUKÇA İLGİ ÇEKİYORDU KISA BİR SÜRE ÖNCEYE KADAR... İNGİLTERE'NİN PATATES TARLASI İKEN NASIL BU KADAR HILZI BÜYÜYEN BİR MEDİKAL HUB'A DÖNÜŞTÜĞÜNE İLİŞKİN BİR YAZI YAZMIŞTIM HATTA DAHA 2 SENE ÖNCE... DUBLIN'E ZİYARETİMDE CADDELERDE CİDDİ CİDDİ BAYA LÜKS ARABALARLA KARŞILAŞMIŞTIM, VE TAKSİ ŞÖFÖRÜNDEN GARSONUNA KADAR HERKES NASIL MUTLU BİR YAŞANTI SÜRDÜKLERİNDEN BAHSDİYORDU.. (BİLMİYORUM BELKİ BEN TURİSTİM DİYE ABARTMIŞ OLABİLİRLER Mİ :pp)
KISA KESEYİM ŞİMDİKİ DURUM ORTADA... "SÜPER ZENGİNLERİN HIRSLARINI BESLEMEK ZORUNDA DEĞİLİZ" YAZILI PANKARTLARLA İRLANDALILAR ARTIK SOKAKTA....

ARKADAŞININ SIRTINDAKİ KIZIN SWEATSHIRT'ÜNE BAYILDIM!!! :))) BU FOTO DA UKRAYNA'DAN..  SİYASİLERİN "ÖZEL BİŞİ YOK SADECE KRİZ VAR" QUOTE'UNU İYİ BİR PAZARLAMA VE PROTESTO MALZEMESİNE ÇEVİRMİŞ UKRAYNALI GİRİŞİMCİ.. 

BİZDE DE "TEĞET" ŞEKİLLİ, EN AZINDAN GEOMETRİ'DE ÖĞENDİĞİMİZ BİÇİMİYLE Bİ SWEATSHIRT SERİSİ ÇIKARMI ACABA???! :)))
HMMM BU FİKRİ BEĞENDİM.. :))) KİMSE YAPMADAN BEN Mİ YAPSAM ACABA :))



28 Aralık 2008 Pazar

Yaw VIX karıştırma adamın kafasını yahu!!!



"Tüketicinin korku endeksi" olarak da bilinen ve piyasalar tarafından oynaklık beklentisini öngörmek için kullanılan ünlü VIX endeksi acaba artık teklemeye mi başladı? Nerden mi çıktı? Şurdann ----------- bakınız şekil a-1; Normaldene zaman VIX yükselse, en basitinden S&P 500 endeksinde düşüş anlamına gelir bu.. Yani korku endeksi arttıkça borsa düşüşe geçer.. Tam tersi de geçerlidir, yani VIX düşüşe geçerse yatırımcının oynaklık beklentisi azalmış demektir bu da yaşasınnnnn S&P 500 de çıkış yaşanacak demektir. (Benim için inse de bir inmese de tek kuruş birikimi olmayan bir gazeteci için ancak heyecan verici bir yazı konusu olabilir bu, hani belki sizi ırgalıyordur diye yazıyorum :)) ). Neyse.... Gelin görünki şu piyasaların en kötü ayı olarak tarihe geçen ekim ayında olan oldu. VIX'in S&P 500 endeksindeki son 21 yılın en büyük aylık kaybını öngörememesinin ardından oynaklık beklentilerine itibar etmemeye başladı. VIX endeksi 1987'deki piyasa çöküşünden bu yana en sert aylık düşüşÜn görüldüğü ekim ayında yüzde 17 düşüş yaşanırken S&P 500 hisselerine "al" sinyalleri veriyordu. Lehman Brothers çökmeden bir hafta önce VIX endeksi 24,39'dan kapanmıştı. Yani S&P 500'ün yıllık bazda yüzde 24,39'dan fazla dalgalanmayacağı öngörülüyordu. Ancak bir ay sonra S&P 500 endeksi 899.22 puandan yani VIX'in tahmin ettiğinden yüzde 23 aşağıda bir seviyeden kapandı.
Şİmdi tüm bu olanlar yüzünden VIX'in artık güvenilir bir gösterge olup olmadığı tarışılıyor. Graifkte de görüldüğü gibi VIX'in düştüğü bölgelerde S&P endeksi öyle çılgın artışlar yaşamıyor oldukça yatay bir seyir izliyor.
VIX'i C-RSI endeksi
ile birlikte izleyin

Bir kaç gündür VIX üzerine bu şekilde kafa yorarken bir makale okudum ki, ohh yeaaahh diyesim geldi. Başka bir göstergeyle birlikte takip edin kardeşim diyor makaleyi yazan, öyle sadece VIX-S&P 500 ilişkisi kurmayın yavan yavan... C-RSI yani göreceli güç göstergesi de diyebiliriz bu endekse.. VIX'i bu endeksle beraber değerlendirdiğimizde S&P'deki hareketleri daha doğru öngörmek mümkün... C-RSI'ın negatif olduğu bölgelerde, VIX istediği kadar düşüşte olsun S&P 500 endeksinin çıkışının önüne adeta set çekiyor..
Napıyormuşuz?? Bundan sonra VIX'e bakarken, C-RSI'ı da takibe alıyormuşuz :)) Ben izlemeyi düşünüyorum..

3 Aralık 2008 Çarşamba

IMF'yle anlaşma olmazsa Türkiye resesyona girer!!




Geçen gün Referans'ta çıkan röportajımı aynen koyuyorum aşağıya.. IMF için baskılar artıyor mudur nedir??? İş çevresi, piyasa, şimdi de Moody's..
2 senedir ABD için konuştuğumuz resesyon muhabbeti nasıl da aklımızın ucundan geçmezdi.. Türkiye resesyona girer ya da girmez, dahası en büyük iş ortakları patır patır resesyondayız derken zaten çok şaşırtıcı bir sonuç olmaz bu, ama...
kişisel olarak IMF'nin ya da başka bir çıpanın bizi resesyondan kurtaracak tek güç gibi gösterilmesi olayından hıoşlaşmıyorum... neyse bu ayrı mevzu bi ara yazarım...

s.


Türkiye'nin notunu krizde indirmeyen tek kredi kuruluşu olan Moody's'in Türkiye Masası Şefi Kristin Lindow IMF ile anlaşma olmazsa Türkiye'nin resesyona gireceğini iddia etti. Lindow'a göre piyasalar ve iş çevresi IMF tipi çıpalar istiyor.


Sıla Özçelik- Röportaj /REFERANS

Krizin Türkiye de dahil olmak üzere gelişmekte olan piyasalara sıçramasının ardından Türkiye'nin kredi notunu indirmeyen tek kredi derecelendirme kuruluşu olan Moody's'in Türkiye Masası Şefi Kristin Lindow uyardı: "IMF ile anlaşma olmazsa Türkiye 1 ila 2 yıl içinde resesyona girer". Lindow dün ikincisi düzenlenen yıllık "Türkiye'nin Kredi Riski" konferansında yaptığı sunumda, merkez bankasının elinde kullanabileceği 70 milyar doları olduğunu ancak Türkiye'nin 130 milyar dolara yakın finansmana ihtiyacı olduğunu, IMF ile yapılacak bir anlaşmanın ise güven vereceğini belirtti. Türkiye'nin dış borcunun 320 dolara çıkarak ikiye katlandığının altını çizden Lindow, Referans'a verdiği röportajda IMF ile anlaşma olmadığı takdirde daha az dış finansman imkanı bulu8nabileceğini, bunun daha düşük büyümeye neden olafağı dolayısıyla da resesyonun gündeme geleceğini belirtti.
"Dış finansman devlet mevduatlarını düşürmek, döviz rezervlerini kullanmak gibi başka yollarla sağlanabilir ama IMF ile yapılacak bir anlaşma hem iş çevrelerine hem de piyasaya güven verir" diyen Lindow IMF'nin üzerine yapışmış olan önyargılardan kurtulmanın şart olduğunu söyledi ve ekledi: "Politika yapıcılar farkındalıklaırını korumalı ve IMF'ye ilişkin "sadece başarısız olunursa ya da acil durumlarda gidilir" düşüncesinden kurtulmalı. Piyasa da iş çevresi de Türkiye'nin ters bir yola girmeyeceğini garanti edebilmek için IMF ya da benzeri çıpaların devereye girmesini istiyor. Herke,s TÜSİAD ve diğer iş grupları, hükümeti kriz karşısında geç adım atmakla suçladı. İş hayatının hassasiyeti, tüketicinin hassasiyeti çok önemlidir ve bazen tüm seyri değiştirebilecek güçtedir." Lindow'a göre Türk hükümetinin orta vadeli stratejisinde IMF ile bir anlaşma yapılacak gibi görünüyor.
IMF'ye vurduğunuz 'polis'
damgasından kurtulun

Türkiye'de IMF'nin halk üzerinde olumsuz bir imajına ilişkin bir soruya "Bu Türkiye'ye has bir durum değil. Bir çok ülke "Bunu kendimiz için yapıyoruz" demek yerine IMF'yi suçlamayı tercih eder. Bir kuruma "polis" ya da "baskı unsuru" sorumluluğu yüklerseniz, insanlar üzerinde negatif bir izlenim uyandırır" şeklinde cevap verdi. Bir ara Türkiye IMF'nin gözetiminde gibi göründüğünü ve bir çok alanda gitmesi gereken reformlardan ötürü IMF programından çıkmayacak izlenimi çizdiğini söyleyen Lindow, şu andaki durumun çok farklı olduğunun altını çiziyor. Artık sermayeye ilişkin koşulların hızla değiştiğine dikkat çeken Lindow, "Türkiye çok 'olağandışı' dış koşullarla çevrelenmiş durumda. Bu koşullarla başedebilmek içinde doğru adımları atmak ve IMF'ye ilişkin önyargılarından ve vurduğu damgalardan sıyrılmak zorunda" diyor.
Lindow'un kontrol listesinin
başında IMF ile anlaşma var

Lindow'un kredi notunu ele alırken takip edeceği kontrol listesinin başında IMF ile anlaşma olup olmayacağı var. Cari açığın nereye kadar sürdürülebilir olacağı ile dış finansman açığının orta vadede canlanıp canlanmayacağı da Moodys'in Türkiye'yi değerlendirirken önümüzdeki dönemde göz önüne alacağı kriterler arasında yer alacak. Lindow; önümüzdeki dönemde kredi notunda değişiklik ihtimalinin olup olmadığına ilişkin bir soruya ise "Görünümü değiştirmek için hiç bir sebep göremiyorum. Sermayeye en fazla ihtiyacı olan kesim olarak gördüğümüz özel sektör için finansman imkânı hâlâ mevcut. Kamu sektörü de borcunu çok fazla artırmadı. 2007 yılında hükümet dış borçlarını da azalttı. Dolayısıyla Türkiye'nin notunu değiştirmeme kararı aldığımızda da bunlara ve krize nasıl cevap verdiğine baktık" şeklinde cevap verdi.

Cari açık daralacak ama dış
finansman ihtiyacı azalmaz

Tüm kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye için en önemli risklerin başında gösterdiği cari açık sorunuyla ilgili olarak ise olumlu beklentiler var. ABD'den Avrupa'ya kadar bir çok ekonomide azalan talep ve düşen emtia fiyatları ile gerileyen enflasyon Türkiye'de de beklentilerin altında gelmişti. Lindow'a göre bu Türkiye'nin cari açığında önümüzdeki dönemde daralma yaşanacağının bir işareti.
Ancak dış finansmana ihtiyaç duyulmasının en temel sebeplerinden biri olan yüksek cari açık daralacak olsa da Lindow'a göre hükümetin dış finansman ihtiyacı yine de sürecek. Türkiye ile aynı sepette değerlendirilen Macaristan'ın kredi notu son 2 yıl içinde 2 kez Moody's tarafından düşürüldü. Buna rağmen bir çok gelişmekte olan piyasanın kredi notu halen Türkiye'den fazla. Bu konuyla ilgili olarak Türkiye'nin halen ağırlıklı bir biçimde iç piyasaya bağlı olduğunu ve çok fazla dış borç yaptığını belirten Lindow, "Türkiye'den yüksek not verdiğimiz rakip gelişen piyasaların Türkiye kadar dış finansmana ihtiyacı yok. Bu krizden çıkmak için Türkiye'nin 'dış finansmana ihtiyacımız yok' deme lüksü de yok" dedi. Lindow ayrıca notları daha yüksek rakiplerine kıyasla yine de Türkiye'deki kurumlarda daha fazla güçlenme ihtimali olduğunu düşünüyor.

20 Ekim 2008 Pazartesi

Ayaklara özgürlüüüüüüük! :)


Bir kaç haftadır kurtarma paketleri, AB liderlerinin nihayet ortak bir çatıda güç birliği fotoğrafı derken bir aşağı (ama öyle böyle değil...) bir yukarı giden piyasaları anlatan çok hoş bir fotoğraf yakaladım.. Ayak fetişiniz yoksa çok sarsıcı bir fotoğraf olmayabilir, varsa da üzgünüm :)

Ukrayna'da ve Rusya'da borsalar bu anormal iniş çıkışlar sırasında bazen bir kaç saatliğine bazen de birkaç günlüğüne kapatıldı. Rusya zaten Artema usulü çalışıyor, "aç-kapa-aç-kapa-artema!". ABD'nin piyasaları rahatlatmak için kabul ettiği 700 milyar dolarlık pakete rağmen Rusya'daki borsalar yüzde 15 oranında düşüş kaydedince işlemler durduruldu. ve 2 gün işleme ara verildi. İki gün sonrasında bu sefer de AB'den çıkan ortak kararlar ve yeni kurtarma paketlerinin verdiği "sürreal bir heyecan"la tüm piyasalar çoştu tabi... Moskova nooldu dersiniz :)))) Rusya'nın gösterge MICEX endeksindeki yüzde 18 gibi hooooooooppp bir artış yaşandı. İki gün önce yerlerde sürünen kendisi değilmiş gibi :)) Ama işin en komik tarafı şimdi geliyor; Micez dışında RTS endeksinin de yüzde 14'lük artışın ardından Rus borsası bu sefer de "aşırı yükseldi" diye kapatıldı!!! Gazetede bayağı bir eğlendik bu konuda... :) Rusya'da eylül ayında yaşanan krizler de borsadaki işlemlere birkaç günlüğüne ara verilmiş ve Rus hükümeti piyasaları rahatlatmak için bir dizi ekonomik önlemler almıştı. Ukrayna da aynı şeyi yaptı. Bir ara borsası açılışta yüzde 20 düşünce Ukrayna da borsada işlemleri durdurdu.

Hal böyle olunca ortaya hayli ilginç görüntüler çıktı...

Borsalar işlemlere ara verilince haldır huldur nefes almadan çalışan broker'lar da "zorunlu bir nefes" aldı ve koltuklarına şöyle bir yaylanıp ayaklarını masaya uzattı. Haydiiiiiiiii ayakkabılar çıksın ayaklar foraaaaaaaa :)

6 Ekim 2008 Pazartesi

welcome to the "new" machine!


The job
Uploaded by trescourt


Welcome my son, welcome to the machine!
What did you dream?
its alright we told you what to dream.Y
ou dreamed of a big star, he played a mean guitar,
He always ate in the steak bar.
he loved to drive in his jaguar..."

Son bir aydır küresel ekonomide yaşanan allak bullak, tepetaklak, aşağı yukarı ve aklıma gelmeyen tüm tamlamaları solda sıfır bırakacak durumlar sayesinde artık resmen serseme döndüm!!!

Yeni bir "makina" yolda.. A new machine!!!!!!!
Eski makinanın hırıltılı sesleri artık yüksek homurdanmalara dönüşmeye başladı!

Küresel ekonominin dinamiği, iskeleti herşeyi baştan aşağı değişiyor. Yeni bir düzen yeni bir sistemin doğum sancıları bu!
Kimilerine göre Marx'ın ruhu nihayet acı çekmekten kurtuluyor.
Kapitalizm, kapitalist ekonomi kendi kendini kendi silahıyla vuruyor. Yani sistemin ürettikleri sistemin kendisinin katili oluyor...

ABD'den Avrupa'ya devasa bankaların devletleştirilmesi hırla gidiyor. Şaka gibi!!!! İki sene önce Bolivya'da yaşanan "tencere" amblemli iktidar partisinin lideri Evo Morales devletleştirmelere giderken o zamanlar için bu ABD'nin arka bahçesinde yaşanan herzmanaki sosyalist devlet girişimlerindne biriydi..
Şu an yaşananların elbetteki bununla alakası yok, ama demek istediğim Morales'e "vay anasını" derken, şu an geldiğimiz nokta tam bir çizgifilmi andırıyor bana!!!!
ABD??? Kapitalizmin beşiği ABD???
Hadi ya?..
"Are you sure??" derler adama onca banka devletleştirmesi, mevduat garantilerinden sonra. FED zaten zavallım artık napıcanı şaşırmış durumda... Ne yapsa işe yaramıyor.. Hayır sadece FED de değilki artık sorun.. Küresel merkez bankaları 2007 ortasındna beri piyasalara trilyonlarca para sürdü, 1929 Buhranı'ndan kalma ticari banklalara borçlanma kapısını yeniden açtı, şimdi bu aralar FED'in 850 milyar dolalrık kurtarma paketi konuşuluyor....

Ne oldu?
Paket sadece Wall STREET'in büyük ismimlerini gözettiği ve vatandaşa hiç bir yararı dpokunmadığı endişeleri ile Temsilciler Meclisi'ndne geri döndü.

Sonra ne mi oldu?

Artık Bush bir yandan diğerleri bir yandan bastır allah bastır..
Kongre yeni değişikliklerle birazda vatandaşa cila yaparak paketi 700 milyar dolardan 850 milyar dolara taşıdı ve yeniden tartışılması için meclise gönderdi..

Geçen cuma gecesi temsilciler meclisi (e artık o kadar baskı bana yapılsa ben de bütün maaşımı verirdim..) nihayet planı kabul etti..

Ne oldu??

BÜGÜN 6 EKİM 2008... KAPKARA BİR PAZARTESİ!!!
Piyasalar planın işe yaramayuacağı endişeleri, Avrupa'dan benzer bir kurtarma fonu planı konusundan uzalaşma çıkmaması derken bugün resmen ÇAKILDI!!!
ABD yüzde 10'a yakın düşüşlerle başladı güne.. Brezilya desen yüzde 15'i geçti kaybı.. Hattta sanırım işlemleri de durdurdular.. Rusya zaten artık alışkanlık haline getirdi, gün içind eişlemler yine durdu. Avrupa yüzde 7'ler civarında düştü. Türkiye de yüzde 8 civarında...

WhOOoOoOooOoooo!!!!!
Ne gündü ama...
Bir aydır veri, bilgi, rapor, açıklama ve yorum bombardımanı altındayım... O kadar delicesine bilgi akışı varki birşleyleri kaçırıcam diye çok korkuyorum...

Bu zamanları yaşamak güzel değil elbette ama bir gazeteci olarak çok heyecan verici.. !c :)

Tarihe tanıklık etmek bu olsa gerek..

Gün son sonunda mükemmel bir video ulaştı elime...

http://www.youtube.com/watch?v=3XGJq8wrw5I

vtunnel.com'dan youtube'u açıp linki paste edip izleyebilrisiniz..
MUTLAKA İZLEYİN OLAĞANÜSTÜ!!!!

KRİZ SONRASI EMEK PİYASASI!!!!

AMELE (!) PAZARI :))))))







10 Mayıs 2008 Cumartesi

Form ye formda kal basit, form ye formda kal :P


Yaz ortasında kriz başladı başlayalı bir çok iflastır, milyar dolarlık zarardır, çok popüler CEO'ların gözü yaşlı vedalarıdır bir çok haber yazdık çizdik..
Ama krizin boyutunu şu ana kadar en fazla gözümüze gözümüze sokan heralde Citigroup oldu!!! Dün yani cuma günü Citigroup elindeki 400 milyar dolarlık varlığından açık beyan "kurtulmak" istediğini duyurdu.. Bir kaç aydır Citigroup'un bölüneceği vs.. zaten konuşuluyordu.

CEO Vikram Pandit dün kurmaylarıyla tam 4 saat süren bir toplantı yapmış... İçerde nasıl ter döktüler düşünmke bile istemiyorum. Amerikan kapitalizminin en sağlam kalelerinden biri, bankacılık sektörünün sadece ABD'de değil dünyadaki öncülerindne biri Citigroup.. Ve son 3 çeyrekte yazdığı 45 milyar dolarlık zaarın yarasını kapatmak için oldukça radikal önlemler alıyor. Bu son 400 milyar dolalrık varlığı elden çıkarma operasyonu da bu yüzden krizin en önemli mihank taşlarından biri olacak gibi...

Yorucu bir günün ardından eve geldim ve "hayır ya bu cuma program yapmayacağım, aldığım yeni dvd'lerimi izleyeceğim" hevesiyle koltuğa çömmüşken, elim yine bbc'ye kaydı ..

Herkes Citigroup'un planını konuşuyor...

Pandit şu 4 saatlik toplantıda, resmen boyutu değil işlevi önemli muhabbeti yapmış... "Büyüklük çok önemli değil şu anda biizm için" gibi birşeyler söylemiş.. Zaten son bir kaç aydır sigorta birimlerini vs.. satmaya başlamışlardı ING gibi büyük sigorta şirketlerine.. Gerçi ING de dün 7 milyar doların üzerinde bir zarar açıkladı ama neyseeeeeeeeeeee.... O konuya girersem çıkamam hiç dalmayayaım...

Kısacası şimdi Citigroup'un bölünmesi dedikoduları başladı.. Mümkün mü? Neden olmasın... Öyle bir gelişme artık bu krizin algılanmasında nasıl bir değişklik yaratır hakikaten merak ediyorum.. Krizin en kötü zamanarının atlatıldığı yönüdne son bir kaç haftadır piyasalarda şişirilen suni balon ne derece gerçekçi görünür gözümüze.... Tamam belki Citi'nin bölünmesi geçmişindeki zarraın bugüne yansıması olarak algılanabilir... Ancak bu adamların olur da tüketici finansmanı birimlerini ellerinden çıkarması gibi bir durum olursa, işin boyutu hakikaten değişebilir..

Şimdilik "ana faaliyet alanları dışındaki" birimlerini gözden çıkaracaklarını söylüyorlar gerçi..
Neyse fazla uçmadan bu konuyu burada kesiyorum..

Kısacası Citigroup fazla kilolarından kurtulup formda kalmaya çalışıyor :)

Pandit ve kurmayları toplantıdan çıkmadan önce toplantıdaki powerpoint sunum elimize geçti...

3 aşamaya ayırmışlar Citi'deki dönüşümü...
İlki çok hoşuma gitti şöyle diyor;

1- Stay Fit! (Formda kal!)

Yani küçül!!!.....

Form ye formda kal hesabı :)

sevgiyle;

sıla